Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Pabuçları Damda Duran CEO’lar Ne İmzaladılar?

Geçtiğimiz günlerde dünyanın önde gelen şirketlerini yöneten 181 CEO’un yeni bir iş modelinin altına imza attıklarına dair haberler gündemime düştü. 1978’den beri faaliyet gösteren Business Roundtable’ın bu bildirisi ekonomi gündemini alt üst etti.

  • Bu şirketlerin arasında yine dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan General Electric (GE) Neden acaba? Azzz sonra!!!
  • Pabuçları toplum tarafından çoktaaan dama atılmış bu şirketlerin neden böyle bir bildiriye imza attıklarının altına bakmamız lazım.
  • Dünya ekonomisi ve ticaretinde söz sahibi bu dev şirketlerin CEO’ları demişler ki; biz yanlış bir reçete uyguluyormuşuz. Şirketlerin varlık nedenini hissedarlara daha çok para kazandırmak olarak faaliyet gösteriyorduk.
  • Olması gereken, başta çalışanlarımız, müşterilerimiz/tüketicilerimiz, tedarikçilerimiz, üretim yaptığımız yerlerdeki yöre halkı ve genel de toplumun değerlerinin peşinden koşmamız gerekiyormuş. Tedarikçilerimizle etik ve adil sözleşmeler yapmamız lazımmış!
  • Çevreyi korumamız ve toplumu bu yönde bilinçlendirmemiz gerekiyormuş! Şeffaf ve hesap verebilir olmalılarmış!

Yani, birilerinin kafasına bir tuğla filan mı düştü diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimiJ

Bu mesele de diğerleri gibi yeni kitabımın altını eşelediği örnek olaylar ve kavramların arka planındaki konuları kapsıyor; “Patronlar, CEO’lar ve Üst Düzey yöneticiler için KURUMSAL DERSLER” de yeni bir bölüm başlığı da diyebilirsiniz.

Ahi Evran’a kadar Uzanmamız Gerekiyor

Bu 181 CEO’nun bildirisini tersten okursak taaa 1200’lü yıllara gitmemiz lazım! Bildiriye imza atanlar şüphesiz Ahilik ile tanışmamışlar, ne olduğu, neyi amaçladığı ile ilgili bilgileri ıskalamışlar. Anadolu’da yeşeren ve Osmanlı’nın başlangıç yıllarında toplumsal yaşam içinde dirlik ve düzenin simgesi olan bu felsefe nerdeyse bin yıl sonra yeniden keşfedilmeye çalışılıyor.

Bunlar, “Pabucun dama atılması” ne demek şüphesiz bilmiyorlar!

Anadolu ile özdeşleşmiş bir kavram olan Ahilik kültürü esnaflık, ticaret ve toplumsal yaşam içinde yazılı olmayan bir anayasa kıvamında ahlak konusunu DNA mıza işler. Kavramsal olarak eli açıklık, cömertlik ya da kardeşlik olarak tanımlanıyor Ahilik.

Osman Gazi Malhan Hatun’u Nasıl İstedi?

Osman Gazi Şeyh Edebali’nin kızı Malhan Hatun’u istemeye gittiğinde:  

“Bir mesleğin var mı?”

“Ben Kayı boyunun beyiyim”.

“Beylik yetmez bir sanat öğren. Şed/Peştamal kuşan, diploma al, icazet al ondan sonra karşıma çık”;

Eyercilik öğrenmiş; ustalık beratı almış ondan sonra kızı istemeye gitmiştir.

İlk dört padişah aynı süreçten geçmiştir.

Çalışmak, ibadet ve dürüstlük bir bütün olarak düşünülür, ahlakın olduğu yerde dirlik ve düzen olduğu kabul edilir. Bir kişi ya da zümrenin diğeri üzerinde bir üstünlüğü olmadığı ilkesi ile insanlar arasında ayrıcalığa engel olunup eşitlik savunulur.

Ana Başlıklarıyla Ahi’lik…

Bilgilerimizi tazelemek açısından;

  • Anadolu Ahiliğinin kurucusu Ahi Evran-ı Veli, 1171 yılında İran’ın Batı Azerbaycan bölgesinde bulunan Hoy kasabasında doğdu. Sonra Anadolu’ya geldi.
  • Anadolu’da özellikle esnafa İslamiyet’i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hale getirmeleri için çalışmalar yapan Ahi Evran, Kayseri’de deri işleme atölyesi (debbağ) kurdu. Sanat sahibi kişiler tarafından çok sevilen Ahi Evran, o dönem Moğol istilasına karşı Kayseri’yi savunan Ahileri teşkilatlandırdı.
  • Ahi Evran, 32 çeşit esnafı teşkilatlandırarak zamanla Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında sanatını icra eden bütün esnafa yayılacak Ahilik sisteminin temellerini attı.
  • Bir esnafın yaptığı ayakkabının dama atılması o usta için en büyük ayıp olup meslekteki şeref ve itibarını sıfırlar ve müşterisinin azalmasına yol açarmış. Bu uygulama bütün esnaf teşkilatı için bir genelleme niteliğinde olup birisi hakkında “pabucu dama atıldı” denilmesi artık o meslekten ekmek yemesinin zor olduğuna işaret sayılır, esnafın bu titizlik ile iş görmesi temin edilirmiş.
  • Ahilik ve kurum düzeni 5 çekirdek ilke:
    • Toplumsal sorumluluk,
    • Hizmette mükemmellik,
    • Dürüstlük
    • Doğruluk
    • Ortak yaşama ” ile örnek bir ‘yatay örgütlenme’ toplum hareketidir.
  • Ahîlik bünyesi içindeki esnaf birlikleri ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu. Çıraklıktan itibaren birlik içinde yükselmek için meslekî ehliyet ve liyakat şarttı.
  • Çıraklar mesleği çok iyi öğrenmedikçe dükkân açamazlardı. Esnaf ve dükkân sayıları, iş aletleri ve tezgâhlar sınırlandırıldığı gibi ihtiyaca göre mal üretimi de esastı.
  • Erkekler kadar kadınlar da üretimin içindeler
  • 9 kademe her birinde en az 1001 gün emek vermiş olması şart

Ya Günümüzün Esnafı?

Aklımızın bir köşesinde dursun bunlar ve gözünüzün önüne hamile kadının arabasını tekmeleyen Baklavacılar gelsin…

Ya da, UBER sürücülerini yaka paça araçlarından indirerek tekme tokat döven taksici esnafını bir kenara yazın…

Veya Alaçatı gibi turistik beldelerde yanı başındaki komşusuna saygı duymayarak sabahlara kadar gürültü ve haksız rekabet yapan iş sahiplerini bu anlayış karşısında değerlendirin…

Sadece bizim değil dünyanın yeniden keşfetmeye çalıştığı ve her yıl Nevşehir’de adına kutlama ve anma törenleri düzenlenen Ahi Evran felsefesi yaklaşık bin yıl önce yaşamın tüm katmanlarında ahlakın ve etik anlayışın simgesi olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüz dünyası şimdilerde bunu “etik ve adil ticaret” ile yeniden keşfetmeye çalışıyor.

Selçuklulardan başlayan Osmanlı’nın yükseliş yıllarına kadar egemen olan bu felsefe toprakların genişlemesi ve farklı kültürlerin, dinlerin ve değerlerin harmanında ister istemez etkisini azaltmış.

Bu Topraklarda “Neleri” Iskaladık?

Acaba Ahilik kültürü etkisini koruyabilseydi;

  • Gütenberg matbaası ile tanışmakta 250 yıllık bir gecikme olur muydu?
  • Rönesansı ıskalar mıydık?
  • 1789’da Fransız ihtilali ile başlayan insan hakları ve aydınlanmayı bu topraklara getirmeye çalışan şair, yazar ve devlet adamlarını sürgüne gönderir ya da Taif zindanlarında boğdurur muyduk?
  • Sanayi Devrimini ıskalar mıydık bilinmez…

Ancak bildiğimiz şu ki Ahilik felsefesini bu sürece devşirememişiz!

Veya küreselleşme sürecinde

  • Pideyi pizza
  • Köfteyi hamburger
  • Ayranı coca cola

Yapamamışız!

Paradan Başka Tanrı Tanımayanlar Şimdi Ne Diyor?

Ahilik meselesinin 181 CEO’nun imzaladığı bildirge ile alakası işte burada başlıyor. Bugüne kadar “paradan başka tanrı tanımayan” bu şirketler tam da kapitalizmin mabedinde diyorlar ki;

  • Biz yanlış bir şeyin peşinde koşuyormuşuz!
  • Hissedar değerini her şeyin önünde ve üzerinde tutmakla yanlış yaptığımızı gördük. (Zaten hissenin bir değeri yok. Çok önemli bir şey olsa üniversitelerde ders olarak okutulurdu. Enron)
  • Olması gereken, başta çalışanlarımız, müşterilerimiz/tüketicilerimiz, tedarikçilerimiz, üretim yaptığımız yerlerdeki yöre halkı ve genel de toplumun değerlerinin peşinden koşmamız gerekiyormuş.
  • Sosyal sorumluluklarımız ticari beklentiler olmadan yerine getirilmeliymiş

Şaka değil! Bildiri bunları yazıyor. Dünya ekonomisinin amiral gemilerinin kaptanları kapitalizmin temellerinin atıldığı 130 yılı aşkın bir süredir açlığın, yoksulluğun, iklim değişikliğinin, savaşların, düşmanlıkların, salgın hastalıkların, kuraklığın, yok olan ormanların baş müsebbibi olan bu şirketlerin hissedarlarına daha fazla kâr dağıtmak için icat ettikleri alavereli dalavereli kanunların, yönetmeliklerin ne kadar yanlış olduğunu itiraf ediyorlar.

  • Şirketlerin varlık nedeni hissedarlara para kazandırmak değil saymış olduğumuz paydaşların çıkarlarına hizmet etmekmiş.
  • Önemli olan etik ve ahlaki olmakmış!

Onların anlayacağı dilden söylemek gerekirse; “Good morning after supper”

Bizim yöresel deyimimizle “yatacak yerleri yok” bunların…

Ahilerin deyimi ile pabuçları dama atılmıştı zaten…

100 küsur yıllık gecikmenin neye mal olduğunun farkında mı bunlar?

Bu gezegene kapkara bir İS BIRAKTIKTAN SONRA BU BİLDİRİ ONLARIN İTİBARINI İADE EDEBİLİR Mİ?

Yeni ENRON; GENRON

Bir adam var. Adı Harry Markopolos. Finansal analist. Yatırımcılarını 50 milyar dolardan fazla dolandıran ve şu anda 150 yıllık hapis cezasını bir hapishanede çekmekte olan meşhur Madoff’un foyalarının ortaya çıkarılmasında baş rolü oynayan adam.

Bu adam yine sahnede. Birkaç hafta önce önemli televizyon kanalları ve New York Times gibi etkili gazetelerde görüşleri kapsamlı bir şekilde yer aldı.

Harry Markopolos diyorki;

  • Dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan General Electric iflasın eşiğinde!
  • Muhasebe hesaplarında ve kayıtlarına 30 milyar doları aşkın usulsüzlük olduğunu iddia ediyor.
  • Resmi kurumları göreve çağırıyor ve GE hakkında inceleme talebinde bulunuyor.
  • Kendi elindeki belgeleri de resmi yetkililere sunacağını söylüyor.
  • ENRON’a benzer usulsüzlükler olduğu gerekçesiyle Amerika’da konu GENRON olarak etiketlendi!
  • GE’nin ne zaman iflas edeceği sorularına; ENRON’da usulsüzlükler ortaya çıktıktan 4 ay sonra şirket iflas etmişti. Burada da benzer bir durum olabilir diyor.
  • Bu arada GE’nin CEO’su o meşhur bildiriye imza koyan 181 CEO arasında değil.
  • Şirketin hisse değeri de son altı ay içinde % 60 oranında erimiş durumda!
  • 1876’da Thomas Edison tarafından kurulan bugünkü halini 1892’de almaya başlayan şirketin sonu da ENRON gibi kimsesizler mezarlığı mı olacak acaba, merak konusu?
  • Tesla’ya yaptıklarının hesabı mı görülüyor yoksa?

Ancak şurası bir gerçek ki, CEO’ların altına imza attıkları bildirinin gerekçeleri GE gibi birçok şirketin yan yollara sapma ve işleri oralarda yönetme anlayışının çıktısı olarak değerlendirilebilir. Şirketlerin varlık nedenlerinin hissedarlarına para kazandırmak anlayışı kapitalizmin doymak bilmeyen hırsı, aç gözlülüğü ve bunları yönetenlerin EGO ları ile birleşince sonları kaçınılmaz oldu. Yani önümüzdeki dönemde GE gibi daha birçok şirketin benzer haberine tanık olabiliriz.

Peki Bu 181 CEO Samimi mi?

Gerçekten bu bildiriyi inanarak mı imzaladılar? Yoksa göstermelik bir mavi boncuk mu dağıtıyorlar?

1999’da da 36 CEO o zamanki BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın tasarımını ve liderliğini yaptığı Küresel İlkeler Sözleşmesine imza atarak bir çıkış yapmıştı. Bu ilkeler de de bir tür Ahilik felsefesinin izleri mevcuttu.

  • İnsan haklarına saygı ve ihlallerin suç ortağı olunmaması
  • Sendikalaşma ve toplu sözleşme özgürlüğü
  • Zorla işçi çalıştırılmaması
  • Çocuk işçi çalıştırılmaması
  • İşe alım ve işe yerleştirme de ayrımcılık yapılmaması
  • Çevre sorunları ile etkili mücadele
  • Kendi çalışmalarında çevre bilinci
  • Çevre dostu teknolojilerin desteklenmesi
  • Rüşvet, yolsuzluk ile etkili mücadele

Bu 36 CEO dışında kimi bu ilkeleri benimsedi ve uygulamaya koyuldu, kimi ki bunlar çoğunluk gündemine bile almadı.

181 CEO…

Acaba pişman mı oldular?

Yolun sonunu mu gördüler? Trump’ın aksine iklim değişikliğinin sadece kendilerinin değil dünyanın mı sonunun olacağını anladılar?

Samimi olup olmadıklarını ancak yıllık primlerini ve maaşlarını itibar yönetimi araştırmalarının içinden gelecek olan performans notlarından anlayabileceğiz. Çünkü bu araştırmalar değer yaratılmasını şirketin varlık nedeni olarak tanımladıkları sosyal paydaşlarının/ortaklarının değerlendirmelerinden oluşmakta. Dahası araştırmaların kriterleri bildiride tanımladıkları başlıklarla ilgili nasıl bir performansları olduğu ile doğrudan ilgili.

Sayıları az olmakla birlikte ülkemizde bazı şirketler bu sistemi başarı ile uygulamaktadır.

ABD 2020 Başkanlık seçimleri Demokrat Parti aday adaylarından Elizabeth Warren – Bernie Sanders kampanyalarına baktığımızda 181 CEO’nun bu adayları destekliyor olmaları lazım!

Yoksa sosyalizm mi geliyor kapitalizmin mabedine!

 

                                                                                                                                

 

1 Response

    BAHADIR SINAY için bir cevap yazın Cevabı iptal et

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir