Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

You are viewing Genel

Birbirimizin hayatında hangi rolü oynuyoruz?

Yaşam kendi içindeki çelişkileri ve komiklikleri ile akıp gidiyor.
Arkamıza dönüp baktığımızda farklı zaman dilimleri içinde hayatımızda bir takım insanların farklı rolleri oynadıklarını görüyoruz.
Aynen bizim de bir takım insanların hayatında oynadığımız roller gibi.
marlonÇekirdek aile içinde bile büyük kardeş zaman zaman kendisinden talep edilmese bile “baba”

Nerede kalmıştık!

2014 enteresan bir yıl oldu benim için.
Yaşamın “gel-git” lerinin bahtımla sek sek oynadığı bir komiklikti sanki.
Bir “varım”… Bir “yokum”… Sonra yine “varım”!
İnsan, sahnelenen oyunda; hem senaryoyu yazan, hem yöneten, hem oynayan, yeri geldiğinde dublörlüğü de üstlenen bir hayat akışı içinde buluyor kendini.

İstanbul’a bir buruk veda!

Şirketin adını aldığı ORSA...

Şirketin adını aldığı ORSA…

Tam 20 yıl olmuş.

Takvimler Kasım 1993’ü gösterdiğinde İstanbul’da Teşvikiye’deki Güneş apartmanın giriş katının kapısına “Orsa” tabelasını asmıştık.
Denizcilikle uğraşanlar bilir; rüzgara karşı yelken açıp gitmenin adını. Halkla ilişkiler gibi kendi içinde türlü zorluğun ifadesini şirket adına taşımak belki bilinçli bir seçim değildi.

Erkekler için yaşamın lezzeti 45-55 yaş bandında!

Bir gün konuşmacı olduğum bir konferansın kahve molasında uzun zamandır görüşmediğim dostlarımla sohbet ediyordum. Tesadüf kümelendiğimiz grubun tamamı erkekti. Bir tanesinin o gün doğum günüymüş ve 45 yaşına giriyormuş. “Yeni dünyana hoşgeldin” dedim.
O ve diğer dostların şaşkın bakışları arasında ne demek istediğimi açıklamaya çalıştım.
“Bir erkeğin eğer ciddi bir sağlık sorunu yoksa bana göre yaşamın lezzetini damaklarında dolaştıracağı yıllar 45-55 arasıdır”

Ehliyetle birlikte ” nezaket” sınavı!

Yıllardır düşünür dururum.
Neden “mutsuzluk katsayımız” bu kadar yüksek diye…
Kendimden biliyorum; sabahları kalktığımız andan itibaren, “asabi, gergin, asık suratlı” bir renkle yaşamın labirentli kollarına atarız kendimizi.
Durakta otobüs bekleyenler mutsuz, araç kullananlar mutsuz, araç içinde yarım kalmış uykusunu tamamlamak durumunda olanlar mutsuz, otobüstekiler mutsuz,

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Koca Bir “Yalan” mı?

 

Üzerinden epey zaman geçti ancak 2011 yılında Ekim ayında Brand Finance tarafından Londra’da düzenlenen “Brand Finance Yıllık Forum Toplantısının” açılış sunumunu yapmak üzere davet edilmiştim. Toplantının ana konusu “İtibar Yönetimi” idi ve Brand Finance dünyanın farklı köşelerinden 200’den fazla üst düzey davetliyi Londra’da Royal Otomobil Club’da bir araya getirmeyi başarmıştı.