Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Tag Archives imaj

Bugünkü iletişimcilerin talihsizliği yönetimde söz sahibi olamamaları

 

Campaign Türkiye

Campaign Türkiye ile yapmış olduğum ve Kasım 2018 sayısında yayımlanan söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz. 

Campaign Türkiye Kasım 2018

“…Sektör olarak baktığımda Türkiye ile dünyanın gündemi arasında ciddi bir fark göremiyorum. İş dünyasına karşı bir güven bunalımı var.

Yeni Nesil Sosyal Sorumsuzluk!

Günümüzde olur olmaz her şeyin başına bir “yeni nesil” – ne demekse- sözcüğü eklenir oldu ya. Ben de bu moda kavramın gerisinde kalmayayım dedim. Yeni nesil okul, yeni nesil kahve, yeni nesil meyhane, yeni nesil kitapçı, yeni nesil spor… Yeni nesil müzayede bile var. O zaman benim de yaşamın kendisine karşı olan sorumlulukları umursamadığımız gerçeğinden hareketle “Yeni Nesil Sosyal Sorumsuzluk” diye bir şey uydurma hakkım var diye düşünüyorum.

Amazon’un kapısından girerken ayakkabıları çıkartmayı unutmayın!

2007 yılında perakende zinciri bir yerel marketin yönetim kurulu toplantısına davet edildik. Danışman bir arkadaşımla gittiğimiz Anadolu kentinin önde gelen markalarından birinin yönetim binasına ev sahiplerimiz önde biz arkada gidiyoruz. Yönetim kurulu odası binanın ikinci katında. Tam kapıdan gireceğimiz sırada ev sahiplerimiz kapıda ayakkabılarını çıkardı. Ve tabii biz de!

Şirketler Aldıkları Sorumluluklar Kadar İtibarlı Olabilirler (*)

Bugünlerde bir kitap okuyorum: “Pratik Yönetim Felsefesi”… Yazan Konosuke Matsushita. Yani 20. yy’ın en yenilikçi ve yaratıcı markalarından biri olan Panasonic’in kurucusu.

1894 Wakayama/Japonya doğumlu olan Matsushita’nın tek kitabı değil tabii ki bu okuduğum. Diğerlerine internet ortamında göz attım. Özünde “başarı” odaklı yönetim felsefelerinin günlük hayatın içinde hangi karar ve süreçlerde oluştuğunu pratik olarak anlatan bir deneyimler paylaşımı yazdıkları…

Sosyal Girişimcilere Şapka Çıkarıyorum! (*)

(*) Yazı Brandmap dergisinin Aralık- Ocak sayısında yayımlanmıştır. Yayımlandığı biçimi ile buradan okuyabilirsiniz. BM 17-SK

Sosyal girişimcilik peşinde koşanların karşısında saygıyla eğiliyor ve şapka çıkarıyorum. Sorunlar içinde bocaladığımız dünyamızda “çözümün bir parçası olmak” meselesine kafayı takan sosyal girişimciler ceplerine koydukları “sosyal inovasyon” süreçleri ile mucizeler yaratıyorlar.

Halkla İlişkiler Yüksek Lisans Programı Olmalı!

Engineers Australia

Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen “paydaş toplantısına” katıldım. Başka okullar yapıyor mu bilmiyorum ancak gerçekten son zamanlarda katıldığım en verimli ve kalite düzeyi yüksek bir organizasyondu. Öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, medya mensupları, sektörün tüm dallarından temsilcilerinin oluşturduğu sayıca az ama nitelik olarak yüksek katılımlı bir toplantıydı.

Temel Aksoy’un Kitabı

Temel Aksoy’un uzun yıllardır beklediğim kitabı çıktı. “Efsaneler ve Gerçekler”; “Pazarlama Nasıl Yapılır?” başlığı ile çıkan kitabı iki kez okudum. Ama üçüncü okumayı hak ediyor.

Kitap içeriğine yönelik ayrıntılı görüşlerimi aktaracağım ama; tasarım, görsellik, rahat okunabilme, referanslarla içeriği ilişkilendirme gibi genellikle ihmal edilen hususları dikkate aldığımızda birinci sınıf bir iş olarak değerlendirilebilir.

Sorumluluklarımızdan Sorumlu Olmak!

Kasım ayının ilk yarısında MediaCat tarafından düzenlenen Brand Week organizasyonundaydım. 9 Kasım Perşembe sabahı da “Sorumluluklarımızdan Sorumlu Olmak” başlıklı konuşmam ile katılımcıların karşısına çıktım. Oldukça kapsamlı olumlu tepkiler aldığım konuşmamı izleyemeyenler için burada paylaşmak istedim…

“İlk sürdürülebilirlik kartviziti”

Hayatımda üzerinde sürdürülebilirlik direktörü yazan ilk kartviziti 2001 yılında San Francisco’da düzenlenmiş olan uluslararası bir kongrenin kahve molasında küresel bir şirkette görev yapan meslektaşımdan aldım.

Kurumsal değerleri “Checklist” gibi kullanabilsek…

2000’li yılarla birlikte şirket organizasyonlarında karşımıza çıkan etik, uyum, iç denetim, iç soruşturma ve benzer amaçlara hizmet etmekle kendilerini adamış kavramlar yumağı içinde bocalamaya başladık. Genellikle sorun “kaş yapayım derken göz çıkartmak” olarak değerlendirebileceğimiz amaç-niyet-sonuç üçlemesinde kilitleniyor.

Rüşvet, yolsuzluk, suiistimal, ihmal ve sayabileceğimiz diğer davranışların neden olduğu hasarın maddi tarafı bir kenara bırakılsa bile “duygulara” yansıyan esintileri uzun yıllar o kurumun itibarını sıkıntıya sokabilir.

Pirelli Takvimlerinin ve Michelin Restoranların Dayanılmaz “Marka” halleri!

Aylık Brandmap dergisinin Ocak-Şubat 2017 sayısında yer alan yazımı yayımlandığı şekilde buradan okuyabilirsiniz.BM-12-SK

Yeni bir yılın başındayız. Dünyada onlarca, yüzlerce ve hatta binlerce kişi 2017 Pirelli takviminin peşinde. 1964’den bu yana her yıl başı sınırlı sayıda basılan bu takvime sahip olmak “bir ayrıcalık”. Dahası koleksiyon değeri var.