Sign up with your email address to be the first to know about new products, VIP offers, blog features & more.

Önümüzde üç seçim var… Ve “NO”!

Önümüzdeki üç yıl içinde kendimizi üç seçim içinde bulacağız. Şu anda 15 yaşını doldurmuş olanlar ilk kez sandık başlarına gidecekler. Yani kaba bir hesapla bir sonraki milletvekili seçimlerinde 10 milyon yeni seçmen siyaseten sandıkta olacak! Başka bir bakış açısı ile 35 yaş altında 25 milyon seçmen olacak. Ellerinden cep telefonlarını düşürmeden, ipad’lerini yaşamın ayrılmaz parçası haline getirmiş, aynı aynda beş-altı işi kıvrak bir zeka ile yöneten; önceki nesillerin değerlerinden oldukça farklı bir yaşam algısı sergileyen bir kitle…
Önce yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. Mart 2014’de…
Sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Eskisinden farklı Cumhurbaşkanını “halk” seçecek”…
Sonra da 2015’de milletvekili genel seçimleri…
Ama ben başka bir şey yazmak istiyorum.
Bir kaç gün önce izlediğim bir film:“NO”
1988 yılınından, bir Güney Amerika ülkesi olan Şili’den bir kesit.
noÜlkesini bir askeri darbe ile 1973 yılında ele geçiren diktatör Augusto Pinochet’in uluslararası baskılara daha fazla dayanamadığı için gittiği referandumu anlatan bir film. Binlerce faili meçhul cinayet, izi “bir türlü” bulunamayan kayıplar, medyaya, şirketlere ve sivil topluma baskının ve sansürün en acımasız bir şekilde uygulandığı 15 yıllık Pinochet rejimi bu referandum ile halktan 8 yıl daha ülkeyi yönetme izni istiyor. Referandumdam “hayır” oyları daha fazla çıkarsa iktidarı devredecek!
Film, hayır oylarını temsil eden toplumsal muhalefetin başarılı bir reklam yaratıcısı ve yönetmeninin “NO” kampanyasını aktarıyor. Gerçek olaylardan yola çıkılarak hazırlanan film, kampanya süresince iktidarın alışkın olduğu baskı, yıldırma ve sindirme yöntemlerine karşı “aklın ve zekanın” bunların üstesinden nasıl gelebildiğine dair örneklerle dolu.
pin“NO” kampanyasının temasını Şili halkının mutluluğa giden yoldaki reçetesi oluşturuyor.
Pinochet’in kampanyası ise, diktatör döneminde ekonomide nasıl başarılar elde edildiği, eğitimde, sağlıkta, güvenlikte ne kadar önemli işler yapıldığını anlatıyor.
Filmi izlerken “Gezi” süreci içinde yazdığım bir blog yazısını anımsadım. Gökkuşağı renkleri altında bir araya gelen insanların özlemine değinmiştim. “NO” kampanyasının da simgesinin gökkuşağı olması bir tesadüf mü?

Henüz yorum yok.

Ne düşünüyorsun?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir