Evet merak ediyordum; Hasan Yılmaz’ın maaşı neden artırıldı? Eski maaşının ne olduğu ve ne kadar artırıldığı ile ilgili bir merakım yok! Aslında merakım Hasan Yılmaz ve maaşı da değil! Merakım, Pegasus Hava Yolları’na ait Ankara-Trabzon seferini yapan PC 8622 sefer sayılı Boeing 737-800 tipi yolcu uçağının pistten kayması ve denize 25 metre kala durması ile ilgili nasıl bir kriz yönetimi yapıldığı ile ilgili…
13 Ocak 2018 akşamı içinde 162 yolcu, 2 pilot ve 4 kabin görevlisi ile Trabzon pistinden denize doğru kayan uçaktaki herkes burunları bile kanamadan çıkarıldı. Büyük bir facianın eşiğinden dönüldü. Herkese geçmiş olsun. Pegasus markasının burnu kanadı mı kanamadı mı diye araştırma yaparken karşıma enteresan bir sunum çıktı.
Pegasus Havayolları Kriz Simulasyonu başlıklı sunum bir örnek olay üzerinden markaların olası bir krizi nasıl yönetecekleri ile ilgili…
Trabzon’daki olay ile ilgili merakımı gidermek isterken kendimi başka bir Pegasus olayı içinde buldum. Bu kez merakım; senaryoya göre “22 Nisan 2013 tarihli Paris-İstanbul Pegasus uçuşunda yardımcı pilot Ahmet Gür’ün aşırı derece alkollü olması, uçağı yönetemediği gibi kendisine (Hasan Yılmaz) küfür edip görevini yapmasına engel olması ve bunun sonucu olarak da görevinden istifa etmesi” sürecinin “kriz yönetimi” usul ve esasları çerçevesinde konunun Hasan Yılmaz’ın maaşının artırılmasına nasıl geldiği ile ilgili?
Bu simülasyonun Trabzon uçağı meselesinde işe yarayıp yaramadığını da ayrıca merak ediyorum. (Amma meraklıymışsın diyebilirsiniz)
Ali Sabancı Basın Açıklaması Yapar!
Olay (Alkollü pilot meselesi) ana akım medyada yer buluyor, yolcular tarafından da sosyal medya içeriğine dönüşüyor ve marka ciddi bir krizle karşı karşıya kalıyor. Hemen kriz ekibi oluşturuluyor. (Trabzon olayında kriz ekibi oluşturuldu mu? Kimler var bu ekipte?) Kriz iletişimi gerçekleştirmek amacıyla durum değerlendirmesi yapılır. (Değerlendirme yapıldı mı? Ne değerlendirildi? Kimler yaptı bu değerlendirmeyi?) Krizin verdiği zararlar ile bu krizden etkilenecek olanları belirleyip öncelik sırasına göre bilgilendirme yapar. (Trabzon’daki krizden kimler etkilendi, öncelik sırası, bilgilendirme…) Öncelikle Ali Sabancı tarafından bir basın açıklaması yapılır, (Bir açıklama var, ama içinde Ali Sabancı yok…) uçuştaki yolcular tek tek aranarak durum açıklanır ve yapılacak olan şeyler anlatılır. (Kazadan 3 gün sonra Pegasus web sayfasında bir açıklama var nihayet! Ama yolcular tek tek arandılar mı, durum olarak ne açıklandı, yapılacak olan şeyler???)
Bu arada şirketin CEO’su Mehmet Nane var. Neden o değil de Ali Sabancı’ya açıklama yaptırılır.
Devam diyorum simülasyona:
“Basın açıklamasında kurum, kendi çalışanı nedeniyle içine düştüğü krizi tüm cepheleriyle yönetebilmek ve kontrol altına alabilmek için olayı olduğu gibi bütün doğruluğuyla açıklar ve hatalarını kabul edip özür dileyerek pişmanlığını dile getirir.” (Trabzon kazası sonrası Pegasus’un web sayfasına, sosyal medya hesaplarına bakıyorum kazaya neyin neden olduğu ile ilgili bir bilgi bulamadım. Bu konuda ne gibi çalışmalar yapılmakta olduğu ile ilgili de bir şey yoktu basın odası bültenlerinde. Belki de vardı ben kaçırdım. İnternet ortamında hala uçağın kayma nedeniyle ilgili tutarlı ve doğru bir bilgi yok; pistten mi kaynaklı, hava muhalefetinden mi, pilotaj mı başka bir şey mi bilmiyoruz… Pegasus yetkililerinin Trabzon’a gittikleri ve kaza ile inceleme başlattıklarına dair bir haber var ama bu Pegasus kaynaklı değil, kriz iletişiminden sayılmaz yani!)
Hasan Yılmaz ve maaşı …
“Sorumluluğunu ifade eden kurum, (Hala alkolü pilot simulasyonundayız) böyle bir krizin bir daha yaşanmaması için uçuş öncesi promil kontrolü gibi bir düzenlemeye gideceklerini açıklar.” (Gerçek hayatta pilotlar zaten alkol konusunda çok hassas ve dikkatliler ancak bu kriz simülasyonunda uçak kalktıktan sonra kabinde içerlerse ne olacak, orası açıkta kalmış!) “Ayrıca bu kötü uçuşa sebep olan pilot Ahmet Gür’ün tazminatı ödenerek (Neden tazminatı ödeniyor iş yerinde alkollü olduğu tespit edilmiş ya, anlamadım!) işine son verildiği ve bu uçuştan zarar gören yolculara gidiş dönüş uçak biletlerinin parasının iade edileceği (yaşasın) bunun yanı sıra o uçuştaki görevli kurum çalışanlarının da mağduriyetlerinin giderileceği belirtilir.” (İki kere yaşasın) “Yolculuk sırasında kimsenin yaralanmadığı fakat psikolojik travmalara neden olunduysa talepte bulunan yolcuların tedavi masraflarının karşılanacağı açıklanır.” (Trabzon uçağı yolcuları herhalde bunu Pegasus’tan talep etmişlerdir.) Buraya kadar saydıklarımız krizin ilk günü yapılacaklardı.
Gelelim ikinci güne…
“Pegasus’un kamudan ve yolculardan özür dilediği bir metin tüm gazetelere verilir (!) İnternet sitesine de bu metin Türkçe, İngilizce ve Fransızca olarak koyularak özrün herkese ulaşması sağlanır.” (Yorum yok)
Hah! Hasan Yılmaz mevzu geldi işte karşıma!
“Hasan Yılmaz’ın dava açma olasılığına karşın kendisiyle görüşülerek maaşına zam yapıldığı belirtilip işe geri dönmesi talep edilir.”
“Pegasus’un tüm reklam kampanyalarına bir süre ara verilir” (Neden bilemedim) “Mağdur olan 143 yolcuya istedikleri istikameti seçebilecekleri gidiş-dönüş bir uçuş hediye edilir.” (Bu sefer yolcular yaşadı!)
Kriz simulasyonları iyidir!
Bu simülasyonların tabii ki faydası vardır. Doğru bir içerik, isabetli seçilmiş katılımcılar, tutarlı senaryolar ama en önemlisi ertesi gün “bir şey olduğunda” paniklemeden “uygulanabilirliği ve uygulama kararlılığı” varsa… Hele hele bankalar gibi havayollarının da müşterilerine “güvenden” başka satabilecek bir şeyleri yoksa bu çalışmalar gerçekten ciddiye alınmalı. 2009 yılında Amsterdam’da düşen THY uçağı olayında da kriz yönetimi çuvallamıştı! THY ‘nın o günkü yönetimi iletişim tarihine “kriz nasıl yönetilmezle ilgili” güzel bir örnek sunmuştu!
Hemen hemen kurumsal bütün şirketlerin “kriz rehberleri vardır”. Benim gözlemlediğim kadarıyla bu rehberler herşeyden önce “kriz yönetimi” ile “kriz iletişimi yönetimini” birbirinden ayıramamaktalar. Aynı apartmanın komşuları olan bu kavramlar içerik ve yönetsel bağlamda büyük farklılıklar gösterir. Örneğin; hukuksal bir değerlendirme kriz yönetimi için “elzemdir” ve bu konuda hukukçular çalışmaktadır ama içinde bulunulan durum ile ilgili hukuksal bir değerlendirme yapılmakta olduğunun kamuoyuna “o an” açıklanması kriz iletişimini ilgilendirir!
İşte bu nedenle kriz yönetiminin %99’u iletişimdir yoksa at Üsküdar’ı geçmiştir!
Kriz yönetimi ve kriz iletişimi ile ilgili olarak Pegasus Trabzon olayına neden olan uçağın Valiliğin talebi ile “kütüphaneye” dönüştürülmeden önce üst düzey yöneticilerin aklında şu hususların kalmasını tavsiye ederim.
Her yıl bütçe yapmak için toplanan yöneticiler bir kez de kriz senaryoları tartışmak için toplanmalılar.
Bu çalışmaların içinde “uygulanabilir” kriz yönetimi ve iletişimi rehberleri üretilmeli.
Krizlerde şirket içinden birinin “bu bir krizdir” diye ayağa kalkıp bağırmaması durumunda bu rehberlerin hiç bir işe yararlılığı yoktur.
Krizler sözüne güvenilir bir sözcü ile yönetilir. Dolayısıyla bu sözcülerin kamuoyunun sözüne itimat edecekleri bir kişi olması krizin markaya ne oranda hasar verebileceği ile yakından ilintilidir.
Krizin etkin yönetilmesinin ön ve temel koşulu “sürekli-kesintisiz iletişimdir”!
Ne düşünüyorsun?