Nazire Dedeman’ı kaybettik. Sadece Türkiye için değil dünya barışı için simge bir isim sessizce daha önce kaybettiği üç oğlunun yanına gitti.
Bir oğlunu doğumda, diğerini erken yaşlarda hastalıktan ama üçüncü oğlu Umut’u sözde bir arkadaşının tabancasından çıkan kurşunla “kazayla” yitirmişti.
Ana yüreği. Her ölümden sonra dağlandı. Ama sonuncusu…
bir dolu adaletsizlik, densizlik, insan sevgisinden yoksunlukla gitti bu dünyadan Umut.
Umut Vakfını kurdu. Başka Umut’lar ölmesin diye…
Bireysel silahlanmanın savaşlardan bile çok ölüm aldığına dikkat çekti.
Her yıl…
28 Eylül’de “Sessiz Ayakkabılar” ile önceleri bir başına sonraları bir dolu insanla yürüdü Taksim’de. Toplumun belleri silahlı insanlarına dikkat çekmeye çalıştı! Düğünlerde, sözde eğlencelerde, kazanılmış maçları kanla süsleyen çıngıraklı yılanlarının saçtığı “maganda kurşunlarını” sessiz ayakkabılara gömmek istedi.
Yasalar inadına bireyleri silahlandırdı. Silahlananları alkışladı. Belde silah taşımayı kolaylaştırdı.
Ama Nazire Dedeman yılmadı. Mücadeleyi bırakmadı. “Silah kötüdür” dedi. “Silah öldürür, can alır, geriye yeri doldurulamayacak acılar bırakır” dedi. Kendi oğlunun acısını yüreğine gömmüş bir insanın haykırışı idi.
Ama tınmadılar! Kulak vermediler. “Doğru söylüyor” demediler. “Silah kötüdür”, “Nazire Hanım” haklıdır” diyemediler.
Nazire Hanım yok şimdi. Ama en güçlü silahtan daha güçlü bir silahı koydu önlerine; Umut! Bir gün bireysel silahlanmanın dağladığı yüreklerin duyacağı bir ses yankılanıyor sokaklarda. Duyulur elbet.
Toprağın bol olsun Nazire Dedeman.
Ne düşünüyorsun?