Çağdaş Liderlik

Ülkemizde Prof. Dr. Acar Baltaş‘ın bilgi, birikim, gözlem ve eğitimlerinden esinlenmemiş  hemen hemen hiç bir yöneticinin olmadığını iddia etmek çok da abartılı bir iddia olamaz sanırım. Uzun yıllara yayılan dostluğumuz süresince damıtılarak bir kasede biriktirdiğimiz  entelektüel zenginliğini yudum yudum içerek onun engin gözlemleri ve bilgisinden nemalandık.

Markalar Vaat Eder İtibar Kazanılır!

Kasım 2019’da İstanbulda gerçekleştirilen PERYÖN Kongresindeki sunumumum arkasındaki görüşlerimi buradan paylaşmak istedim.

Günümüzün ana performans göstergesi haline gelen “itibar” tutarlı, toplumsal duyarlılıkları kapsayan, sürdürülebilirlik niteliği olan kurumsal davranışların karşılığında o kurumun paydaşları tarafından atfedilen bir olgudur. Bir diğer deyişle, şirketler “ben itibarlı olacağım” iddiası ile proje yönetip itibarlı olmazlar!

“Şaşkınlık Çağı”

Bloguma ilgi gösterip yazı gönderen dostlarımın sayısı artıyor. Her biri mutluluğuma mutluluk katıyor. Bu kez Dr. Haluk Şahin‘i “Şaşkınlık Çağı” başlıklı yazısı ile ağırlıyorum blogumda. Sevgili Haluk hocamla 1980’li yılların başına kadar uzanan bir dostluğumuz var. Adına ilk kez The New York Times’in Editorial sayfasında İran İslam Devrimi sonrasında yer alan “Turkey is not İran”

Yazı ve Bellek

 

Blogda bu kez Prof.Dr. İsmail Gezgin’i misafir ediyorum. Bir entelektüel zenginlik abidesi olmasının yanı sıra bu zenginliği paylaşmak konusunda oldukça cömert  olduğunu belirtmeliyim. Eşi, yazar Deniz Gezgin’le Alaçatı’ta yaşıyor olmasının faydaları tabii saymakla bitmiyor. (Deniz Gezgin’in kitaplarından Bitki Mitosları ve romanı Ahraz’ı özellikle okumanızı öneririm) İsmail Hocanın aşağıdaki yazısında benim yorumumla müthiş bir bilgi toplumu eleştirisi var.

Dijital Dünyada Daktilodan Klavyeye

 

10 Aralık 2019, Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsünde Halkla İlişkiler zirvesi; Daktilodan Klavyeye: “Değişen Dünyada Dijital PR”. Ben de “PR’da Etik ve İtibar Yönetimi” Başlıklı konuşmamla katkı vermeye çalışacağım.

İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ HALLA İLİŞKİLER PROGRAMI

SON SINIF SEMİNERİ: “DEĞİŞEN DÜNYADA DİJİTAL PR”

10 ARALIK 2019,

O El Öğretmene Değil Hepimize  Kalktı!

Gözünüzden kaçmış olabilir; arp sanatçımız Şirin Pancaroğlu’nun Ekim ayında İzmir’in Urla ilçesi Bademler köyünde konseri vardı. Müştemilat Kumpanya’nın Mahalle Konserleri dizisinin bir parçacı olan bu konseri tabii ki köy halkı kaçırmadı. Bademler Köy Tiyatrosu tıka basa doluydu!

Bir köy, köy tiyatrosu ve bir arp sanatçısının konseri… Aklıma ister istemez Çetin Altan’ın köylerdeki tenis kortları saptaması geliyor.

Populizm çağında Post-Truth

Blogumda bu kez yakın dostum, meslektaşım ve iletişim dünyasının saygın isimlerinden Prof.Dr. Haluk Gürgen’in “ıskalanmaması” gereken bir yazısına yer veriyorum. BrandMap dergisinin Haziran 2019 sayısında yer alan makalesinde Haluk Hoca çağımızın küresel bir hastalığı olan “Post-Truth” kavramını sorguluyor. Bir kaç kez okunması gereken bir yazı.

“Felsefenin en eski ve en önemli sorularından birisidir: Değişmeyen zaman ve mekana bağlı olmayan,

Güzel Ölmek Kalplere Gömülmek Olmalı!

Her ölüm acıdır. Keder ve üzüntüyü gözyaşlarına boğar. Üzerinde konuşulmuş ama paylaşılmamış anıları tazeler. Yaşamın tüm renklerinde ölüm karşımıza çıkar. Sesler onun ses tonundaki notalara dönüşür. Duyguları ifade etmeye kelimeler yetmez. Baktığınız her yerde O’nu görmeye başlarsınız!

Hakan Çetinkaya…
Eczacı…
Alaçatılı…
Gyrocopter pilotu…
Hava fotoğrafçısı…

Masal gibi bir Eskişehir seyahati

Pendik'te kahve molası

15-18 Ekim 2019 tarihleri arasında Eskişehir’deydim. 
Masal gibi bir seyahatti desem abartmamış olurum.
Seyahatin gerekçesi 20.Ulusal ve 4.Uluslararası Turizm Kongresinin açılış panelinde bir konuşma yapacak olmamdı. Alaçatı’da yaşayan biri olarak Eskişehir yol üzeri değil. Karayoluyla ulaşmak gerekiyor ya da Ankara ve İstanbul üzerinden farklı ulaşım kombinasyonları ile…

Bu masalsı programı Doç.

Markalar linç kültüründen kendilerini nasıl koruyacaklar?

Digitalage Ekim 2019 sayısında “Markalar linç kültüründen kendilerini nasıl koruyacaklar?” başlıklı bir yazım yer aldı. Kayıtlarda durması için burada paylaşıyorum.

Cebimizdeki akıllı telefon ‘her şeyi’ yapmaya muktedir. Ama her şeyi. Yuval Noah Harari’nin benzetmesi ile dijital diktatörlüğün kılcal damarları o telefonlarla çantamızda, cebimizde bir kâbus gibi ‘bir şeylerin’ üzerine çökmek için fırsat kolluyor sanki.