Yeni bir “Ortaçağın” habercisi olan internet yasa tasarısını kim hazırladı? Bu konuda Serhat Ayan’dan (tknlj.com) bir alıntı yapalım: “Asıl işi PR. Halkla ilişkiler konusunda lisanstan doktoraya kadar ne var ne yoksa almış. Sosyoloji biliyor, görsel tasarım biliyor. 69 doğumlu, alımlı, 2002 yılında dünyanın en genç kadın parlamenteri ünvanını almış,
Salim Kadıbeşegil
Hayvan Çiftliği 2014
George Orwell… İngiliz romancı. Onu en çok 1949’da yazdığı “1984” ve 1945’de yazdığı “Hayvan Çiftliği” romanlarından tanıyoruz. Benim üniversite yıllarımdaki (1970’ler) baş ucu kitaplarım arasında yer alan bu romana esas olan konular nedense hiç değişmiyor. Hele yazıldığı yıllar olan 1940’ları dikkate alırsak…
Hayvan Çiftliğini Türkçemize kazandıran Halide Edip Adıvar.
Adalet!
Gündemimiz “adalet”!
Ya da “adaletsizlik”!
Benim de gündemim “adalet”… Ancak şaşkınlıkla izlemekte olduğumuz mevcut Türkiye gündeminden biraz farklı.
Önce bir arka plan paylaşayım; ben maalesef lise ve üniversitede iyi bir eğitim almadım. Örneğin, felesefe, sosyoloji, psikoloji, sanat tarihi gibi iyi bir “yaşam tasarımının”
Milli İrade!
Demokrasinin omurgası milli irade.
Seçme ve seçilme ehliyetine sahipsen sandık son sözü söyler.
Doğru. Bu milli iradenin “tecellisi” olarak tanımlanıyor. Ancak milli irade sınavını geçtikten sonra uyulması gereken kurallar var; aynen “sürücü ehliyeti” almak gibi…
Yaşın tutuyorsa…
Araç kullanmakla ilgili gerekli eğitimleri tamamladıysan…
Truman Show!
Son dönemde yaşanmakta olan olayların ışığında birden, -nedense-, Truman Show isimli filmi anımsadım!
The Truman Show Andrew Niccol tarafından yazılan ve Peter Weir‘ın yönettiği 1998 yapımı bir filmdir. Filmde Jim Carrey, Laura Linney,
Siyasette “itibarlı” olmak!
“İtibar” siyaset jargonunun baş tacı…
Tüm söylemler “itibarla” ilgili bir meselenin kapısını çalıyor…
Ama gel gelelim;
Siyaset kurumunun itibarı “yerlerde sürünüyor”.
Beni tanıyanlar, daha önceki yazılarıma göz atmış olanlar bilir;
“Siyasette, sporda ve sekste itibar yönetimi olmaz” felsefesini savunurum.
Siyasette ve adalette itibar arayışı!
Siyaset ve adalet kurumları “itibar yönetimi” yapıyor olsalardı hayatımız acaba ne kadar farklı olurdu?
Yani itibar yönetiminin ana girdileri olan;adil olmak, açıklık, şeffaflık, sorumluluk ve hesap verebilirlikle işler yönetilebilseydi!
Rüşvet, yolsuzluk bataklığına saplanmış bir ülke konumunda oluşumuz sadece bugüne özgün bir gündem değil.
Uluslararası Şeffaflık Örgütü yolsuzlukla mücadelede İskandinav ülkelerinin 89 puanla listenin üst sıralarında olduğunu açıklarken Türkiye 177 ülke arasında 53.
Cihangirli oldum!
Yaklaşık yirmi yıldır bir ayağım İstanbulda…
Bunun ilk on yılını Teşvikiye Camiinin hemen yakınında, cadde üzerindeki Güneş apartmanında geçirdim. O trafik yoğunluğu içinde 500m2’yi bulan bahçesi ile gerçekten bir “vaha” idi.
Sonra Kabataş’lı yıllar başladı…
Setüstünde, Topkapıdan, Boğaz Köprüsüne uzanan; Salacak, Üsküdar,
Yerel Seçimler, Adaylar ve “Sim City”…
Yerel seçimler geliyor…
Bizi mutsuzluk üreten kentlerde yaşamak zorunda bırakan…
İşaret parmağının aşağı yukarı sallayan ve “benim istediğim gibi yaşayacaksın” diyen…
İnsan ve çevre odaklı matematikten yoksun…
Kentli olma bilincini, AVM, kule binalar, estetikten uzak yapılaşmanın hücrelerine hapseden bir anlayışa “yine” teslim olacağımız bir gündem var önümüzde!
Fahrünnisa Kadıbeşegil’i bu kez Kastamonu’da andık…
Annemiz Fahrünnisa Kadıbeşegil’i bu kez Kastamonu’da andık.
Yaşamının 50 yılından fazlasını alan…
Yeri geldiğinde ziraatçi,
Yeri geldiğinde sanatçı,
Yeri geldiğinde entelektüel kimliği ile Kastamonu yaşamının her daim bir yerinde vardı.
Orası bir “Anadolu laboratuvarı” idi..
Babamız Seyfettin Kadıbeşegil bir ziraatçi idi.