Ulaş Çelik, Gençkal Ankara
“GençKal Ankara olarak “Gençliğin Kalitesi”ni yaratma motivasyonuyla; alışılagelmiş öğrenci kalıplarını yıkmak ve değişime öncülük etmek için bir aradayız. Çünkü inanıyoruz ki; nitelikli bir vizyon, güçlü rol modellerle kurulan bağlarla yankılanır.
“İlham Veren Liderler Serisi”nin bu haftaki konuğu; yaşam yolculuğunu “dünya vatandaşlığına bir seyahat” olarak tanımlayan, itibar yönetiminin duayen ismi Salim Kadibesegil.
Salim Bey ile; yerel değerleri küresel bir vizyona taşımanın derinliğini, “zannetmek” yerine somut eylemle hakikate tutunmanın gücünü ve konforlu kariyerleri geride bırakarak belirsizliğin içinde etik bir pusulayla yol almanın karakter beyanını konuştuk. Başarının geçici unvanlardan ibaret olmadığını, geride simsiyah bir “İS” yerine geleceği aydınlatan bir “İZ” bırakma sanatı olduğunu hatırlatan; “sadelik içinde zenginleşme” ve vazgeçmenin ruhu büyüten asaletine dair ufuk açıcı içgörülerini kaleme aldık.
Bu ilham dolu sohbetin çok daha ötesine geçmek ve yaşamın karmaşasında kendi etik pusulasını bulmak isteyen her birey için Salim Kadıbeşegil’in “Yaşamda Ya İZ Bırakırsınız Ya da İS” kitabı, başucu rehberi niteliğinde. Sadece bir kariyer yolculuğunu değil, “ahlaklı yaşama sanatı”nı bir manifesto gibi sunan bu eser; itibarını tutkuyla inşa etmek ve dünyada anlamlı bir etki yaratmak isteyenlere eşsiz bir yol haritası sunuyor.”
İlham Veren Liderler Röportaj Serisi
Salim KADIBEŞEGİL
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Sizi bugün bulunduğunuz noktaya taşıyan en kritik inançlar ve hayat felsefeleri nelerdir?
Kendimi bildim bileli bir otantik kimlik keşfi mücadelesi içindeyim. Benim tanımım aslında web sitemin başlığında gizli: “Dünya vatandaşlığına yolculuk yapan biri”. Bu sadece coğrafi bir gezi değil; yerel kimlik ve değerlerini küresel bir kimliğe taşıma gayretidir. Bu yolculukta insan, gezegen ve habitat adına faydalı işler üretmek temel gayem.
Hedef koymak ve o hedefe sadık kalmak, sonuçta mutlaka bir karşılık buluyor. Yolculuğumdaki pusulam; fayda üretmek ve global arenada pozitif bir etki yaratmak adına buluşabilmekti. Bu sebeple yapıcı rekabet ve sektörler üstü bir hedefin peşinde koştum. Hayallerimi somut hedeflere, hedeflerimi ise somut eylemlere dönüştürerek hem kendime hem de bulunduğum ekosisteme katkı sunabildiğimi düşünüyorum.
Bugüne kadar yaptığım en büyük yatırım, bilgiye olan yatırımdır. Çünkü kaliteli bir ekosistemde bilgiyi yeniden inşa edip paylaştığınızda, aslında kendinizi inşa edersiniz. Bilgiyi edinme, üretme ve paylaşma çemberini hayatımın merkezine koydum. Hayat felsefemi özel kılan bir diğer unsur ise “Sadelik içinde zenginleşme“dir. Karmaşanın içinde boğulmadan, özdeki sadeliği koruyarak ruhu büyütmekten bahsediyorum.
Kariyerinizde sizi bugün hâlâ heyecanlandıran en cesur adımınız neydi?
Hayatımdaki ilk keskin viraj 1982 yılında gerçekleşti. ABD’deki diplomatik görevimden dönüşte garanti bir kariyerim vardı ancak devlet memurluğunda “patinaj yaptığımı” hissettim ve istifa ettim. Bu, geleceğini garanti altına almış biri için büyük bir belirsizliğe atılmaktı.
İlerleyen yıllarda İzmir’deki konfor alanımı bırakıp İstanbul’a, “Kod adı Bizans” olan o büyük pazara hiçbir güvencem olmadan açılmam da benzer bir cesaretin ürünüydü. 2001 krizinde herkes sarsılırken, o güne kadar ilmek ilmek ördüğüm PR sektöründen çıkıp kimsenin bilmediği “İtibar Yönetimi” alanına girmem sadece bir kariyer hamlesi değil, fark yaratma arayışında olan bir karakterin açılımı olarak değerlendirilebilir.
İş hayatınız boyunca edindiğiniz en değerli üç öğretiyi bizimle paylaşır mısınız?
- Zannetmekten ve Sanmaktan Vazgeçin: Genç arkadaşlara ilk tavsiyem; sözlüklerinden bu iki kelimeyi atmalarıdır. “Öyle zannettim” dediğiniz an, gerçek olmayan bir dünyada çözüm aramaya başlarsınız; gerçekle bağınızı koparmayın.
- Zamanın Matematiğini Çözün: İzmirli sanayici ve iş adamı rahmetli Hanri Benazus’tan öğrendiğim gibi, “Kıymetini bilenler için bir dakika çok uzun bir zamandır”. Bir günü iyi yöneten, haftayı, ayı, yılları kısaca hayatı iyi yönetir. Zamanı, içinde kalite, değer ve anlam olan bir boyutta kurgulamalısınız.
- Farklı Yapma İddiası: Hayatıma ufak değişimler dahil ederek ilerledim. Küçük ama fark yaratan aksiyonlar alın, yeni ortamlar yaratın ve mutlaka günlük tutun; yazmak zihni berraklaştırır. Örneğin alışılagelmiş ofisler yerine “Açık Ofis” (karavan/doğa) konseptiyle çalışmak, bana bu farklılaşmanın getirdiği zenginliği ve özgürlüğü sağladı. bir sunumu, raporu, gecikmiş bir cevabı “farklı” yazmayı deneyin.
Sektörünüzde çoğu insanın gözden kaçırdığı hangi “zayıf sinyalleri” takip ediyorsunuz?
Bugün herkes teknolojiyi konuşuyor ama ben daha derin bir yere bakıyorum. Takip ettiğim iki ana sinyal; Yapay Zeka ve İklim Krizi. Dijital Korona döneminden geçiyor insanlık. Kaosa teslim olduk. Bu nedenle teknoloji patronlarını değil; sosyologları, felsefecileri ve antropologları, hatta arkeologları dinlemeliyiz.
İnsanlık 2500 yıl sonra tekrar antik İyonya’nın, etik ve ahlaki pusulanın peşine düşmek zorunda kalacak. Geometriyi, astronomiyi ve felsefeyi doğayla birleştiren o kadim bakış açısına dönmezsek, teknoloji bizi nereye götürürse oraya savruluruz.
Bugünün dünyasında fark yaratan bireyleri diğerlerinden ayıran temel özellikler sizce nelerdir?
Fark yaratanları zekâdan çok “Entelektüel Merak” ve “Vicdani Sorumluluk” taşıyıp küresel düşünme kabiliyeti gösterebilmek ayırıyor.
Fark yaratan insanın elinde bir terazi vardır: Bir kefesinde adalet, diğer kefesinde doğa bulunur. Adaletli olmak sadece hukukla değil, etik ve adil bir duruşla ilgilidir. Doğanın ise sesi yoktur; siz onu korumazsanız o günün sonunda sizden bedelini alır. Ayrıca Jack Nicholson’ın About Schmidt filmindeki o iki soruyu kendimize her akşam sormalıyız: “Benim sayemde bugün dünyada ne daha iyiye gitti?” “Hayatım kimin için nasıl bir fark yarattı?” Dokunmak, hissetmek bir şiir gibi açar yaşamın rafine kurgusuna ve sizi mutlulukla buluşturur.
Hayatta nasıl hatırlanmak istersiniz?
Hayatım boyunca üç şeye dikkat ettim: İyi bir insan olabilmek, etik çerçevede yaşamak ve sulh içinde kalmak. Son kitabım “Yaşamda Ya İZ Bırakırsınız Ya da İS “de de vurguladığım gibi; hepimiz bir seçimle karşı karşıyayız.
Kitapta anlattığım “İz bırakma” yolculuğu aslında bir vazgeçme sanatıdır. Çünkü iyi bir insan olabilmek, sadece kabul ettiklerimizle değil, vazgeçtiklerimizle de ilgilidir. Vazgeçmek ruhu zenginleştirir. Etik olmayan bir kazançtan, egodan veya yüzeysel başarılardan vazgeçtiğinizde; geride simsiyah bir “is” değil, geleceği aydınlatan derin bir “İZ” bırakırsınız.
Ticari bir kazançtan etik olmadığı için vazgeçebiliyorsanız, itibarınız işte o an inşa edilir. Kendimle olan sohbetlerimde “İyi bir insanım, etik pusulalara sahibim” diyebiliyor ve çevremde etki yarattığım insanlara da bunu dedirtebilirsem, en büyük mirasım bu olacaktır.







Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümü için hazırlanmıştır.
İçeriği görmek için görsele tıklayınız
- Ücretsiz, indirebilirsiniz.
Ne düşünüyorsun?