7 Responses
  • UFUK TARHAN
    Şubat 13, 2011

    Şahane! Hem Küresel Birey tanımı hem de özetlenen geçmişimiz… Gelecekte daha iyi şeyler yapmak için heyecanlandırıyor… Emeğinize sağlık, paylaşımınıza teşekkürler…

    • Aykut Bora
      Şubat 13, 2011

      Küresel ekonominin finansal iş yapma modelini ancak küreselleşen bireyler olarak değiştirebileceğimizi bu kadar basit ve kolay anlaşılabilir ancak SİZ anlatabiliridiniz..

  • Erkan Ablay
    Şubat 14, 2011

    Tek kelimeyle mükemmel bir yazı. Sanayi, uzay ve bilgi çağında insanoğlu’nun bu dünyaya verdiği zararın yanı sıra bugüne kadar neye zengin dediğimizi muhteşem şekilde özetlemiş bir sunum. Eğer herşey insan içinse, umarım Nar kod adı ile sunduğunuz değer, madde ve haklar en kısa zamanda şirketlerin iş planları içinde yerini alır ve uygulanmaya başlar.

  • Mehmet Akif ÇAKIRER
    Ağustos 6, 2011

    Güzel yazılarınız için teşekkürler.
    Benim de aklımdan geçen bir fikir var bunu sizinle paylaşmak istiyorum.
    Yeni hükümetle birlikte malum yeni bakanlıklar geldi.
    Neden Kadın ve aileden sorumlu bakanlığa etik de eklenmedi.
    Bence ülkemizde etikle ilgili bir bakanlık oluşturulmalıydı. Ve hızla ülkemizin etik kotları yazılı hale getirilmeliydi. Ne dersiniz?

    • Salim Kadıbeşegil
      Ağustos 6, 2011

      Mehmet Akif bey merhaba
      Yerinde bir konuya değinmişiniz ama “etik” bir bakanlık konusu olamayacak kadar “temel” bir insanlık davranış modeli. Bu konunun düzenlemeler ile çözümlenmesi “teknik” olarak mümkün görülse bile temeldeki sorunu çözmeye yetecek gücü olamayacak. 2008 finansal krizinde batan dev finansal kurumların hepsinin “etik kurulları ve etik süreçleri” vardı. Ama sonuç ortada. bunu eğitim meselemizin temel konularından biri olarak görmek, yorumlamak ve buna göre içerik oluşturmak sanırım daha köklü bir çözüm üretebilir.
      salim

  • RECEP ALİ TOPÇU
    Kasım 13, 2012

    Konuyu çok hoş toparlamışsınız, gönlünüze bereket, ellerinize ve sözlerinize lezzet.
    Ben küreselleşen insandan ziyade “Yeşillenen Yeşil İnsan” dan bahsetmek istiyorum. Bir taraftan narsizm, hedonizm gibi yaklaşımlarla bireyselleşen, tütekimlerini, sahip olduklarını arttıran, zenginleşen modern insan diğer taraftanda içsel mutluluk dinamiklerini, paylaşım, hoşgörü, yaşatma arzusu gibi güzel hasletlerini kaybederek fakirleşmektedir. Herşeyde olduğu gibi dengeyi kaçırmak dengesizlik olan hastalıklara yol açmakta. Bu dengesizliklerden en önemlilerinden biride yalnızlık hastalığıdır. Her birimiz yalnızlaşıyoruz. Toplumdan, gerçek hayattan, güzelliklerden, ruhumuzdan, gönlümüzden kopup sadece cismaniyet ve bedenimizle, servetimizle ilgileniyor hale geldik. Bu gidişe dur demenin zamanı geldiğine inanıyorum. Çünkü biliyoruz ki, bir kararın alınması zorunlu hale gelmişse geç kalınmış demektir. İnsanlar arasına daha yüksek duvarlar örülmeden, mesafeler daha fazla açılmadan fabrika ayarlarımıza dönmek, ruhumuza, gönlümüze önem vermek durumundayız. İnsan ruhuyla, gönlüyle insandır. Ruhu çıkardığınızda geriye et ve kemikten müteşekkil bir kaporta kalır ki, hiçbir değeri yoktur. Dolayısıyla insani vasıflarımızı yüceltecek, bizi insan yapacak, bizi mavi gökyüzü altında huzura, mutluluğa katkıda bulunan bir birey yapacak değerlere dönmeliyiz. Dünyada bu değerleri en iyi temsil edecek, yaşatacak insanlardan, ülkelerden biri biziz. Geçmişte ecdadımız ayaklarına çıngırak bağlardı ki, yürürken karıncalar ezilmesin. Sabahleyin yorganını öperdi. Kırılan tahta kaşığını atamaz, bana çok hizmet ettin, seni atamam der ve toprağa gömerdi. Hayvanlarına isimler koyar, onları aileden kabul ederdi. Su içmede önceliği hayvanlara verirlerdi. Havyanlar için vakıflar kurmuşlardı. Daha sayabileceğimiz pek çok örnek bize eşya ile, hayvanlar ile, doğa ile, Yüce Yaratıcımız ile ve kendimiz ile ilişkilerimi insanileşltirdiğimizde herşey düzelecek, dünya hepimize yetecektir. Birbirini yiyenler bölüşemezler bir dalı, birbirini sevenler paylaşırlar bir dalı….Gönül tarlanızın suyu olan sevginiz daim olsun. Su gibi duru, su gibi coşkulu ve su gibi aziz olunuz.

Ne düşünüyorsun?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir