Teknoloji mi bizi biz mi teknolojiyi yönetir olduk? Akıllı telefonumuzu “ofis” olarak kullanmaya başladığımız günlerden bu yana teknoloji bağımlılığı her tarafımızı kuşatmış durumda. Sabahın köründe kalkıp, karda kışta ofise gitmek zorunda değiliz…
Ne zaman varacağımızı bilmediğimiz bir trafik ortamında toplantıya yetişmek durumunda değiliz…
Yalnız başımıza kalıp bir konuyu derinlemesine düşünmek ihtiyacımızı o bitmeyen telefonların,
Melodi
Bir melodidir aslında içini ısıtan
Sözcüklerini anlar gibi yaptığın
Ama anlamadığın…
İçini ısıtan düşüncelere çevirisini yaptığın
Yakınlaştığın
Uzaklaştığın
Duygularını teslim ettiğin…
Bir melodidir aslında
Aya, güneşe, ormana, göle sevdiklerine teslim ettiğin
Sözcüklerini anlamasalar bile
Notalarında buluşmalar yaşadıkları
İçini ısıtan düşüncelere katık ettiğin
Do re mi fa dır bölüp çarptığın
Fazlasını çöpe atmaya kıyamadığın
Yaşamın kıyısında seninle yolculuk yapmasına izin verdiğin
Halkla İlişkiler Yüksek Lisans Programı Olmalı!
Engineers Australia
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığının ev sahipliğinde gerçekleştirilen “paydaş toplantısına” katıldım. Başka okullar yapıyor mu bilmiyorum ancak gerçekten son zamanlarda katıldığım en verimli ve kalite düzeyi yüksek bir organizasyondu. Öğretim üyeleri, sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, medya mensupları, sektörün tüm dallarından temsilcilerinin oluşturduğu sayıca az ama nitelik olarak yüksek katılımlı bir toplantıydı.
Temel Aksoy’un Kitabı
Temel Aksoy’un uzun yıllardır beklediğim kitabı çıktı. “Efsaneler ve Gerçekler”; “Pazarlama Nasıl Yapılır?” başlığı ile çıkan kitabı iki kez okudum. Ama üçüncü okumayı hak ediyor.
Kitap içeriğine yönelik ayrıntılı görüşlerimi aktaracağım ama; tasarım, görsellik, rahat okunabilme, referanslarla içeriği ilişkilendirme gibi genellikle ihmal edilen hususları dikkate aldığımızda birinci sınıf bir iş olarak değerlendirilebilir.
Sorumluluklarımızdan Sorumlu Olmak!
Kasım ayının ilk yarısında MediaCat tarafından düzenlenen Brand Week organizasyonundaydım. 9 Kasım Perşembe sabahı da “Sorumluluklarımızdan Sorumlu Olmak” başlıklı konuşmam ile katılımcıların karşısına çıktım. Oldukça kapsamlı olumlu tepkiler aldığım konuşmamı izleyemeyenler için burada paylaşmak istedim…
“İlk sürdürülebilirlik kartviziti”
Hayatımda üzerinde sürdürülebilirlik direktörü yazan ilk kartviziti 2001 yılında San Francisco’da düzenlenmiş olan uluslararası bir kongrenin kahve molasında küresel bir şirkette görev yapan meslektaşımdan aldım.
Yapay Zekâ “GO” da İnsanı Yendi; Buyurun Cenaze Namazına! (*)
Nature Alamy
Çalışma masamın önündeki sehpanın üzerinde duran çanaktaki küçük taşları M&M çikolatası zannedip ağzına atan çok misafirim olmuştur. Oysaki siyah beyaz olarak ayrı çanaklarda duran tırnak büyüklüğündeki bu taşlar kökü 4000 yıl öncesine giden GO adlı strateji oyunu oynamaya yarıyor. Çin’de ve Tibet’te doğduğu rivayet olunur.
Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor Musun? (*)
Genellikle sorunlu ya da suçlu olduğumuz halde can havliyle gölgesine sığınma ihtiyacı hissettiğimiz cümledir; “sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Bir sorunumuz ya da suçlu konumumuz olmasa kim olduğumuzu hatırlatmakla ilgili bir kimlik patinajına zaten gereksinim yoktur.
Uçağa son dakika yetişmişizdir, kapılar kapanmıştır. Çapsız bir “sen benim kim olduğumu biliyor musun” dalaşması perdelerini açmıştır.
Dolu Dolu Yaşadı, Tükenmeyecek Anılar Bıraktı…
Annemin Fahrünnisa Kadıbeşegil’i 2009 yılında kaybetttik.
Her yıl kadirşinas dostumuz Sancar Maruf’lunun düzenlediği mütevazi ancak anlamı büyük olan bir anma töreni ile vefat günü olan 10 Ekimlerde anıyoruz onu.
Dostları, arkadaşları, yakından ve uzaktan tanıyanlar kürsüye geliyor…
Şiirler, anılar, sanat-kültür dokulu cümleler…
Her yıl İzmir’de, Karşıyaka’da Attila İlhan büstünün etrafında toplanıyoruz.
Portekizli Çocukların İklim Değişikliği Bilinci!
İçimi acıtan konuların en başında geliyor orman yangınları. Özellikle cennet ülkemizin doğa harikası ormanlarının yanması ile ilgili haberler kahrediyor her seferinde.
Helikopterlerin bakraçlarıyla su taşıması karşısında gözyaşlarımı tutamadığım olmuştu.
Sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir tarafındaki ormanların (su gibi) tüm insanlığa ait olduğu bilinci uzun yıllardır verdiğim ders ve konferansların içinde “dünya vatandaşlığına yolculuğun”
Evrim Teorisi SpaceX Yolcusu Olsaydı
Zaman, insan ve mekan…
Çağlar boyu bir ailenin bireyleri gibi didişip durdular. Mekan ve zamanın kârlı çıktığı gibi görünen 70 bin yıllık yolculuğun bir başka kilometre taşını Elon Musk’ın twitinde yakaladım.
Çok değil daha yüz yıl önce kıtalararası yolculukların haftalar, aylar sürdüğü bir yaşamın içinden yarım saate inmekte olan bir başka boyut seriliyor önümüze.